Sonbahar geliyor. Defne ağcının sararan yaprakları teker teker
düşüyor.Ağaçta ki her bir yaprağa anlamlar yüklüyorum.Bazı yapraklar umut olup
düşüyor bazı yapraklar hayatıma giren suçlu olup yerde ezilmeyi bekliyor.Bir
kedi gibi miskin miskin penceremden
dışarıya bakıyorum.
Sonra yalnızlaşıyorum çünkü geçmişi düşünüyorum.
Gidenleri,anıları,kaybettiklerimi,pişmalıklarımı,sevişmelerimi,hayallerimi ve
babamı.
Sonbahar geliyor.
Yapraklar yeni doğan bebeğin ağlayışı kadar acımasız ama şarkılar kadar
masum düşüyor. Ötede belki birisinin yere düşen yaprağı, berikinin açacak
umutlu bir çiçeği olur muyum diye düşünüyorum.
Geçmişi düşünmekten korkuyorum.Orada uzun bir süre kalmayacağımı da
biliyorum.Geçmişe bir sandelye çekip gidenler,anılar,pişmanlıklar,sevişmeler
gözlerimin önüne geldiğinde, hayat oturduğum sandelyeyi altımdan birden çekiyor
ve seni gerçekle baş başa bırakıyor.Hayat seninle dalga geçiyor.Gülüyor, pis
pis.Sonra cevabını bulduğun her soruyu anılarının çöplüğüne fırlatıyorsun
Sonbahar geliyor.
Kuşların ilkbaharı beklediği gibi bekliyorum yeni gelecek olanları…Anı
olmayı bekleyen kişileri,sevişmeleri,pişmanlıkları bekliyorum.Sina
çöllerinde kuma gömülmüş, ilk yağmur
damlasını bekleyen hayvanlar gibi bekliyorum.
Sonra Defne ağacının yapraklarına yüklediğim anlamları bu kez Defne
ağacının gövdesine yüklüyorum ve yeni gelecek olanlar o gövdenin dallarında
benim umutlarım,hayallerim,cevaplanmayı bekleyen sorularım,sevdalarım…Onlara
bakıp gülüyorum ve bende kuşlar gibi İlkbaharı bekliyorum çünkü ben sonbaharın
değil, İlkbaharın sahibiyim.
Ben hayatla dalga geçiyorum. İlkbahar geliyor…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder